Bir gün bir misafir eşinden şikayet eder:

Cevaben: "Yavrum, insanın üzerinden çıkan kirli donu kim yıkar? Bir anan bir de eşin. Seni ve çocukları yediren, içiren, temizce bakan, yuvasına bağlı olan eşini neden şikayet ediyorsun. Ona şevkatle davran" dediler. 


Bir gün bir misafirlerden birine sorar: "Söyle bakalım aklına geliyormuyum?"

Misafir cevaplar: Evet efendim. Nasıl? Yanlış adım atarken siz aklıma geliyorsunuz. "aferim, öylece yoluna devam et" dediler. 


Bir gün bir misafir sorar: Yunus Emre "Bir sinek bir kartalı kaldırdı, vurdu yere, yalan değil, gerçektir. Bende gördüm tozunu" der. Bu ne anlama gelir?

Cevaben: 'Sinek nefis, kartalda insandır. Kontrol altına alınmayan nefis insanı bir gün yere çakar. Hem rezil eder, hem de helakına sebeb olur.' dediler. 


Bir gün bir misafir sorar: Son zamanlarda namaz kılmakta zorlanıyorum.

Cevaben: Yediğine, içtiğine dikkat et! Haram şehvet ve Haram menfaattan uzaklaş. 


Bir gün bir misafir sorar: Bir yerden işittim ve o günden beri günde onbin adet zikir yapıyorum. Daha da arttırayım mı?

Cevaben: Ben gençken askere gittim. Talim için bana, beş tane mermi verdiler. İlk mermide hedefi 12den vurunca ikinciyi attırmadılar... Vuramasaydık, askerlik boyunca atar dururduk. 


Bir gün bir misafir sorar: İyi bir insan olsak, ama namaz kılmasak olmaz mı?

Cevaben: Ben bunca yıldır arıyorum, onsekiz bin alemi dolaştım, tabi olmak için namaz emredilmemiş bir peygamber aradım, bulamadım. Eğer siz, namazsız bir din biliyorsanız söyleyin hep beraber o dine ve peygamberine tabi olalım. 


Bir gün bir misafir sorar: Yolda bulduğumuz bir şeyi, (para v.s.) ne yapmak gerekir?

Cevaben: Sahibi bilinmiyen bir şeyi yerde görürsen bakmadan yürüyüp geç. Bir şey düşürürsen bulmak için fazla üzerine düşme..


Bir gün bir misafir sorar: Namazda aklimıza olmadık şeyler geliyor, kendimizi tam namaza veremiyoruz, bu halden nasıl kurtulabiliriz?

Cevaben: Beni, önünüzde imam olarak namaz kılıyor gibi düşünmekle derler. 


Ziyeretçilerden biri "Efendim, dün gece rüyamda peygamber efendimizi gördüm" der.

Efendimiz "Sen hala peygamberi rüyanda mı görüyorsun" derler. 


Efendimize gelirler ve "Mürşidimiz öldü" derler.

Efendimiz, Mürid olmak için, ölmeyen bir Mürşid bulamadınız mı? derler. 


Bir gün bir misafir sorar: Çok zorda kaldığımız anda ne yapalım?

Cevaben: "Ahmet dede yetiş diye çağır. Hemen gelirim." dediler. 


Bir gün bir misafir sorar: Başörtüsü yasağı sebebi ile bizleri, başörtümüzü çıkarmadan üniversiteye almıyorlar ne yapalım?

Cevaben: Bir emirden dolayı bir vebal meydana geliyorsa, bu vebal, Ulü-l emre (Müslüman bir ülkeyi idare eden şahıslar. Cumhurbaşkanı, başbakan, padişah, kadı, vb. ) aittir. Bir de işin diğer tarafını düşünelim. Sizlerin okulu bırakmanız, ülke ekonomisine yapacağınız katkıyı, ilerde olacak çocuklarınıza sağlıyacakları imkanı, diyelim ki eşine bir şey oldu, aile geçimine yapacağın katkıyı engelliyecektir. Bu kadar sevap, mesul olmadığın bir günahı karşılamaz mı? 



Bir gün gelen bir misafire sorarlar. Secdede nasıl dua ediyorsun?

Misafir cevaplar: Allahım Habib-i Ekremine bağışla diyorum. Bu kadar yeter derler.