yunus .. ***

ismimi belirtmek istemiyorum kusura bakmayın. Dedemle dünya gözü ile tanışmak nasip olmadı ama ondan ötesi oldu çok şükür. yıl 2004 yurt dışında yaşadığım dönem sıkıntılı süreçlerdi benim için daraldığım bir ara yanımda başkaları varken içten içten ağlayıp dua edip ALLAH tan yardım isterken, bir ses bana arkanda biz varken sana hiç birşey olmaz, sıcak günleri göreceksin dedi. yanımdakilere baktım sesi sadece benim duyduğumu farkettim içimden kimsin sen dedim, o ses bana Hacı Ahmet Kayhan Deden dedi... mübarekle tanışma sürecim böyle başladı çok şükür...


21.02.2016 IP: 45.8.2**.***

Mine .. ***

Ahmed Sultan efendimizi, 3 kez Dünya gözüyle 5kez Manevi olarak gördüm, Kitaplarini bügüne dek okuyorum ve her sene okudugum Sayfalar yeniden okuma ihtiyaci uyandirirken degisik anlamlar ve Inanilmaz bir yön aliyor !bunu Baska Kitaplardada( O denk olmasada) yasar Insan. bazen, örnegin bir olay gelir basiniza ve aniden Ha ! ben aynisini falan Kitapta okumustum ,orda bunun Cevabi vardi ! dersiniz ya ! iste O kitaplar Hayatiniz boyu siz yönlendirecek sorulara cevap olabilecek bir Kapasite halinde yazilmistir! Bana gelince hep Dünyamizda Madur ve Mazlum olani bilmek isterdim, Yetimler,Kimsesizler,Kadinlar,cocuklar derken simdi en Mazlum olan Insanin kendisinde Tahammul edemiyecegi bütün Zulum ve Iskencenin hepsini ceken , nefes almaya firsati olmayan Hayvanlarin Dünyasina girdim,Aklima Musa a.s in Hizir a.s ile yolculuk yapmaya gittiginde Hizir a.s in Musaya Tahammül edemessin ya Musa ! demesi geliyor.Saygilarimla


26.09.2015 IP: 44.87.**.***

Mehmet.. ***

Sayfa son günler kapaliydi ve cok üzülmüstüm. Cok sükür tekrar yayina girmis, Allah sizlerden emegi gecen herkesten ve Haci Ahmet Kayhan Dedemden razi olsun. Allah nasip ederse gurbetden izine gidiyorum insAllah ve nasipse Ankaraya, Haci Ahmet Dedemizi, Melek Hocam Münir Derman efendi, Haci Bektasi Veliyi ziyaret edecegim. Tüm ziyaretciler ve sayfa yöneticilerine, sevgi, saygi ve gönülden muhabbet ile....selam ve dua ile...Mehmet ilhan


02.08.2015 IP: 95.9.2**.***

Fatman.. ***

Hacı Ahmet Kayhan efendimi yaşarken görmedim ama isimini hedef radyosunun sunucularından olan Necati Dayı sayesinde duydum. Onu kitaplarıyla tanıdım. Keşke onu yaşarken görebilseydim. Bu siteyi hazırlayan, katkı sağlayan herkes den ve Hacı Ahmet Kayhan Hazretlerinden Allah razı olsun.


10.06.2015 IP: 75.89.**.***

İbrahi.. ***

Dedemizi hiç göremedim fakat onun yanına gidip bu ilmi alan bir kişiyi tanıdım onu hissettim . Ahmet Burhan Efendi Dedemizin yanına gitmiş ve hep onu anlatırdı . Az da olsa bu huzuru bulduğuma inanıyoruyum ve hem dedemizin hemde ahmet burhan efendimizin anlattıklarına doyamıyorum . Gerçek Dünyadan uzaklaşmak Hakka yaklaşmak büyük bir nimettir kalın sağlıcakla .


17.03.2015 IP: 88.235**.***

fatih .. ***

ahmet efendi buyuruyorki benim zatımı bulun. yeni elbise giydim, gençleştim, aranızdayım. Beni bulun. Beni bulan ölü olmadığımı bilir. ben hayım hep diriyim . ol iki cihan güneşi zahir dünyasını değiştirdi cahil onu öldü sanır o hep sağdır ölür değil


13.02.2015 IP: 67.21.**.***

MH Ü .. ***

Ortaokul ve lise yıllarımda Atatürk aşığı idim.Bütün önemli günlerde sunuculuk yapar,Atatürk ve kahramanlık şiirleri okurdum.Üniversite son yıllarıma doğru namaza başladığımda, girdiğim çevrelerde Atatürk,Cumhuriyet ve ilkeleri hakkında doğrudan veya dolaylı olumsuz şeyler söyleniyordu.Kafam karışmaya başladı.Öyle ya,denilenler doğruysa, Allah (cc)yolunda Atatürk sevgisinden vazgeçmeli miydim? Tam bu dönemlerde Hacı Ahmet Kayhan Hazretleriyle tanıştım.Atatürk'ün son derece dindar,gerçek bir hakikat ehli müslüman ve Allah dostu olduğunu ,Cumhuriyet ve ilkelerinin yüce dinimizin özüne uygun olduğunu, O'ndan öğrendim,tabi bir de sınavı bile kazanmadan mesleğimi ve ilk görev yerimi de? Allah O'ndan ve hepinizden razı olsun.


07.12.2014 IP: 78.65.**.***

Olcay .. ***

Hocamızın kitaplarını indirdim. Önce Rabbim ondan sonra da sizden razı olsun.


04.04.2014 IP: 45.8.2**.***

M. Tol.. ***

Allah ın selamı üzerinize olsun.. Lise 1 ya da 2 de idim kavgacı asi kötü alışkanlıkları olan fakat sevilen bir çocuktum. Okulda çok sevdiğim değer verdiğim Fikret ağabeyimle bir gün okul çıkışında karşılaşıp sohbet ettikten sonra nereye gideceğini sordum. Fikret ağabeyim bana işim yoksa eğer kendisiyle gelebileceğimi söyledi ve o gün dede efendimizle tanışacağım gün olacağından habersiz bir şekilde evinde buldum kendimi.. o ana kadar Fikret ağabeyim de bir şey söylemedi sadece beklememi istedi ve içeriye Ahmet dedem geldiğin de bir anda herkes ayağa kalktı ve elini öpmek için sıraya girdi. sıra bana geldiğinde elini başıma koyup adına layık ol evladım sen ne kadar üzülsen de yanlış da yapsan deden seninle sen adına layık ol evladım dedi... Fikret ağabeyimle o gün tesadüfen karşılaşmıştım ve evine gittiğimizde adımı da söylememişti dedemize.. ilk adımın Muhammed olduğunu bilen de yoktu... Allah gani gani rahmet eylesin mekanı cennet olsun dualarımız eksik olmasın inşallah.. Selam ve saygılarımla...


26.07.2013 IP: 85.96.**.***

GÜLSÜM.. ***

Bir abimin, Hakk yolunun kapısını açtığından bu yana iki yıla yakın bir zaman geçmişti. En büyük tesellim bu harika yola adım atabilmiş olmaktı. Burada maksad her ne kadar hedefe varmak olmasına rağmen, "Hakka eremezsek de, topal karınca gibi, yolunda bâri ölürüz!." avuntusu ile, her AN , yeni duygular, yeni bilgiler ve yeni hallerle tanışarak , bu mübârek yolun farkını fark ederek, kaderimizle, ve kadarımızla yaşamaya devam ediyordum. Son zamanlarda, mübârek Abimin, işleri çok yoğun olduğundan, her arayışımda ona ulaşamıyordum. Bu bende biraz hüzün meydana getiriyıordu. Bir gece enteresan bir rüyâ gördüm. Çok canlı, uyanıkken yaşıyormuş gibi... Bir binanın merdivenlerinden çıkıyorum. İnen-çıkan insanlar o kadar kalabalık ki... Sıkıntı ile beşinci kata kadar çıkıyorum. Beşinci katın kapısına geldiğim de, kapıyı açık buluyor ve içeri giriyorum. Fakat en üst kat, sonsuz bir deniz ve kumsalı var. Kıyıya yakın bir yerde, Abim, arkası dönük bir beyle hararetle bir şeyler konuşuyor. İkisi de suyun üstünde, batmadan duruyor, ve konuşmaya devam ediyorlar. Ben, yüksek bir sesle " Abi! Abi!. " diye sesleniyorum. Fakat bir türlü sesimi duyuramıyorum. Onlar devâm ediyorlar. Çok üzgün ve kederli olarak, geri dönmeye niyetleniyorum. Adımımı yarım olarak dışarı atıyorum, ama ağlamaktan gözlerimde sonrada sürülmüş âhiret sürmelerim akmış. ?Ben nasıl diğer insanların arasına dönerim, artık işâret konmuş bana!? diye, tekrar geri giriyorum. Abimlerin bulunduğu yerin biraz ötesinde birini görüyorum. Onun bulunduğu sahil pırıl, pırıl gümüşten sanki. Hiç kum yok. Deniz de masmavi, üstü bembeyaz bulutlarla kaplı. "Gel evlâdım gel! Geri dönme. Ben seni bu sahilden denize erdireceğim!." Diye elini sallıyarak, beni dâvet ediyor. Dikkatle baktığımda, yaşlı aydınlık yüzlü uzun boylu, zayıf nâif birisini görüyorum. ve adımlarımı o tarafa doğru atarken uyandım... Bu rüyayı birkaç gün sonra Abime anlattım. "Kızını da al gel!. Seni birisiyle tanıştırmanın zamanı gelmiş!"dedi. (Kızım da Abimi çok sevmiş, daha sonraki bir kaç defa ailelerimizle yaptığımız görüşmelerde, Abim eşime değil de, kızıma kendini kabul ettirebilmişti... Kızım o zamanlar ondört yaşlarındaydı... Oğlum da on iki yaşlarında... Abimi o da çok sevmesine rağmen, daha sonraları, genellikle Ankara'ya, kızımla gitmek durumu hasıl olduğundan oğlum biraz kıyıda kenarda kaldı... Ama her zaman iki büyüğümünde dualarına mazhar oldu. Hamdolsul Allah'a!..) Kızımla berabar Ankara?ya gittik. Bir günlüğüne Abimin misâfiri olduk. Ertesi günü bizi bir apartmana götürdüler. "Parlar Apartmanı" Yavaş yavaş merdivenlerden çıkarken, inenler çıkanlar vardı. gelip, gidenler... Beşinci kata gelince zili çaldık. En üst kat, teras kat.. İçeri kabul edildik. Oturduğum yerden karşıda gökyüzü görünüyordu. Masmavi deniz gibi gök yüzü, pamuk gibi bembeyaz bulutlarla kaplıydı. Birden gördüğüm rüya hatırıma geldi. Tam bunları düşünürken içeri, beklediğimiz Zât-ı Muhterem girdi. Beni gümüş sahilden, denize girdireceğini söyleyen, geri gitmemem için beni iknâ eden, mübârek insanın tâ kendisiydi. Onu görür görmez, ağlamaya başladım. Gözümdeki siyah sürmeler yanaklarıma aktı. Yüzüm karman çorman oldu. Bir mendil verdiler makyajlı yüzümü sildim. Hacı Ahmet Kayhan Efendi Hazretleri kaddesallahu sırrahu beni bir evliyâ gibi karşıladı. Ne kızıla boyalı saçlarıma, ne rujlu dudağıma, ne de uygunsuz kılık -kıyafetime baktı. Sanki yıllardan beri tanışıyormuş gibiydik. Gönül göğümde bir güneş doğmuşcasına, yıldızlar söndü birer birer. Ay yüzüne peçe gerdi. Ne mübarek bir insandı. Kalbime kalbinden öyle bir feyz akıyordu ki, otuzyedi yaşıma gelinceye kadar, böyle bir şey ne yaşamış, ne de şâhid olmuştum. O gün "Muhammedî" olmanın anlamını , "Muhammedî" olmuş o mübârek Zâttan öğrenmeye başladım. Kısaca, dostlar, ben "Dede"ye âşık oldum. İlahî AŞKın nârına yanmaya başladım o gün. Nasıl anlatabilirim ki ... Ancak bu kadar işte!.. Eren eşiğinden girmiş, mübârek veliyullah eli öpmüştük Hamd-ü senâlar olsun Rabbülâlemine. Boşalan akülerin ceryanla doldurulması gibi, görünmez ama hissedilir bir ilahî kaynaktan, can ceryanım, artırılarak, Bedenime, Kalbime ve Ruhuma Dirilik verildi. İçimde sızlayan yaralarım sarıldı. Sanki tüm hücrelerim yenilenmiş gibi, enerji dolu olarak memleketime döndüm. Eczaneme gelen lere devranışlarım, tavırlarım değişti. Daha candan, dah neşeli, daha olumlu davranıyordum. Bu arada ibâdetlerime devam ediyor, çokca kitab okuyor, Allah Dostlarının hayatlarını inceliyordum. Onbeş günde bir veya ayda bir, Dedemizi ziyaret ediyor, kendimi tâzeliyor ve geri dönüyordum


30.01.2013 IP: 85.98.**.***

Emreha.. ***

Merhabalar tekrar, hiç unutamadığım bir anımı da yazmak istedim. Ankara da üniversite 2. sınıftayım , yıl 1992, 93. Kuzenim Ali yi dedeme götüreceğim. Yola çıktık eve vardık. Apartmandan içeri girdik. Kuzenim dedemi dinlemiş ama hiç görmemişti. Bizden önce apartmanda bir hanım, bir bey ve bir de bizden biraz büyük genç biri vardı. O adamla, o hanım o kişiyi yukarı çıkarmaya çalışıyorlar ve sürekli korkma yukarı bak, korkma buraya gelemezler, burda birşey olmaz diyorlardı. Biz önden çıktık girdik içeri oturduk. Az sonra onlar geldiler. İçeri girdikleri anda dedemizin yüzü daha önce hiç görmediğim kadar ciddileşti ve o genci yanına oturttu. Orada ki herkes şaşırmıştı. Gence birden dönüp " Cumhur bizi neden sevmiyorsun " dedi. Cumhur da " ben değil efendim içimde ki sevmiyor " dedi. Dedem hemen bir bardak su istedi ve suya dua okudu. Suyu o gence verdi. O kadar zor ve acı çekerek içti ki anne ve babasının yardımıyla, zorla içti. O genç bize dönerek anlatmaya başladı, çok zorla konuşuyor ve acı çekiyordu. Bir yerde çok ama çok güzel bir kızla tanıştığını ve ondan sonra şeytanın kendine geldiğini ve bırakmadığını söyledi. Oraya çıkarkende üzerine akrepler , yılanlar geldiğini ama Ahmet dedenin ona zamanında yukarı bakarak yürüyün korktuğunuz zaman, kötü varlıklar gökyüzünde olmaz dediğini ancak kafasını yukarı kaldırarak merdivenleri çıkabildiğini anlattı. O gün anne ve babasına kendisini dedesine götürmelerini söylediğini ekledi. Sonra da gittiler. Herkes hem onun verdi ği cevapla gerilmiş hem de merak içinde kalmıştık. Dedem onlar çıktıktan sonra şunu söyledi. Bu çocuk çok güzel bir çocuktu, çok sosyaldi. Ona girdiğin, gittiğin yerlere gitme dedik dinletemedik. İnsan kılığında gezen varlıklar var genelde çok gzüel bir hanım kılığına giriyorlar bilemiyorsun insan mı değil mi ? Ama varlar.İnandıramadık.Bu duruma geldi başka tarafa geçirdiler onu. İçimde ki dediği de şeytandır, suyu o yüzden içmek istemedi dedi ve ekledi. Evden çıkarken mutlaka yedi etrafınıza ayetel kürsi okuyun. Okumadan çıkmayın, sularınıza okuyun için dedi. Bunu hiç unutamıyorum ve mutlaka çocuklarıma evime okuyorum. Böyle birşeyi belki başkası anlatsa idi inanmazdım ama ben ve oraya ilk defa gelen kuzenim ve bizden önce gelip oturanlar şahit oldular. Allah cümlemizi bildiğimiz bilmediğimiz her türlü şerden, kötülükten korusun. Gençliğim boyunca o genç adama hep dua ettim hala da aklıma geldikçe mutlaka onun için ayetel kürs-i okurum. Bu yazıyı okuyanlar da okusun inşallah selamlar sevgiler Emrehan Ersoy


24.01.2013 IP: 75.89.**.***

Emreha.. ***

Merhabalar, Ben o kadar çok şey hatırlıyorum ki. Hangisini anlatayım bilemiyorum. Allah nasib etti bize , ben çok küçükken annem canımız dedemizi bulmuştu. Ben çocukluğumdan beri rüyalar görürüm. Bir rüya görmüştüm. Rüyamda bir eve gidiyorum, uçuk mavi duvarları var ve bir divan da bir dede oturuyor. Beyaz hırkası ve beyaz yün şapkası var. Rüyada yüzünü görüyorum ama gerçekte hiç görmediğim bir dedeydi. Oda da birtek o dede var. Beni bekliyor. Bir ses bana " bu dedenin içinde onsekiz bin alem var " diyor. Sonra o dede ayağa kalkıyor ve bana sarılıyor ve ben içinde ki alemleri görüyorum. Anneme rüyayı anlattım. Annem bana dedi ki seni bir yere götüreceğim rüyanda ki dede o mudur söyle. Mamak'a gittik, aynı ev, aynı dede. Yüce rabbime şükürler olsun. O kadar çok hikayeler, edebler dinledik ki. Bir tanesi şöyleydi. Bir matematik profesörü emekli olduktan sonra kendine bir inanç sistemi arar. Nüfus kağıdında islam yazmaktadır ama o hiç islami ibadeti uygulamamıştır. Belki de başka dine aittir. Bunu bulmak ister ve hindistana kadar gider. Arar, tarar, orda ki hal ona yakın gelir. Bir gün orada ki yerel bir kafe de birisiyle karşılaşır. Adam ona kendi inancını anlatır ve profesöre bu çok yakın gelir, içinden işte buldum diye düşünür. O sırada hintli adamın tam arkasında hava asılı zafer işareti seklinde bir el görür. İyice bakar el ordadır. Bunu bir işaret olarak alır ve Türkiye ye döner ama hala bir inanca sahib değildir. bir gün yolu Mamak'a düşer ve Ahmet dedemiz orada eve yakın camiide cuma namazına inmiştir. İçerdedir. Tam camii kapısından geçerken birisi profesörü de çekerek içeri alır ki aslında hiç cuma namazı kılmamıştır ve biraz da itiraz eder.Tam Ahmet dedmizin iki sıra arkasına denk gelir ve namaz başlar , ikinci rekaatten sonra oturulduğu anda dedem döner ve ellerini havaya zafer işareti şeklinde kaldırır. Profesör şok olmuştur. Ahmet dedeyle namaz sonrası eve çıkar ve dedem ona neden bu kadar geç kaldığını sorar. Tüm herkese selamlar ve sevgiler Emrehan Ersoy


24.01.2013 IP: 75.89.**.***

NALAN .. ***

15 yıl kadar önce; ben,5 yasindaki oğlum, kızkardeşim, ağabeyim ve eşi Ankara'ya Kayhan dedeyi ziyaret etmek icin gelmiştik. Ziyaret oncesi yanına gidip gelenlerden bazıları ile tanıştık ve dede hakkında anlatılanları dinledik. Böyle durumlarda supheciyimdir, kendisini gördüğümde ne hissedeceğimde gore kendim karar veririm diye düşündüğümü hatırlıyorum. Evine gittik, sıranın bize gelmesini beklerken dedeyi incelediğimde sıradan yaşlı bir adam gördüm. O anda kendisinin özel biri olmadıgını düşündüm. Karşısına çıkan bir kadın seker hastası olduğunu, oruç tutup tutamayacagini sordu. Dede hafif azarlar bir ifade ile 'neden bana soruyorsun, git doktoruna sor' diye cevap verince hoşuma gitmişti açıkcası. Sıra bize geldi, karşısına çıkıp hepimiz elini öptük. Hepimize birşeyler söyledi ama benim hatiradigim sudur ki; gözlerinde katarakt vardı, bakışlarını bana diktiğinde taaa icimi, beni, oldugum gibi gördüğünü hissettim. 'cemalini Allah yolunda kullan' dedi bana... Nasil olduguna hala hayret ettigim bir ağlama geldi, hıçkırıklarda ağlamaya başladım, ama hayatımda böyle güzel ağladığım bir daha olmadı. Esi ve birileri daha geldi yanıma, beni mutfağa götürüp su verdiler, herkes bunun iyi bir şey oldugunu soyluyordu.İnsanlara zaten iyi oldugumu anlatmaya çalışıyordum ama aglamaktan konusamiyordum. İcim temizlendi sanki, belki 15-20 dakika böyle ağladım. Sonrasındaki rahatlamayı, sakinlik ve huzur duygusunu hala hatırlarım. Arabaya bindiğimizde hala hıçkırıklarım gecmemişti ve konuşamıyordum. Ne demek istediğini, o sözlerin durup dururken beni niye böyle aglattigini hala düşünürüm.


02.09.2012 IP: 13.5.2**.***

ahu c.. ***

Merhaba dede aşıkları.Yaklaşik 9 yıldır dedemin sevgilisiyim. Bu güne kadar dara düşüp de, yetiş Kayhan dedem dediğimde, hiç geri çevrildiğim olmadı. Kalpten dedemizin yüzü suyu hürmetine isteyin. Hic gelmeyenler için o kadar huzur verici bir yerdir ki; hiç gitmek istemezsiniz. Yeni yapılan şekliyle çok daha güzelleşti mekanı. Bağış yapanlardan Allah razı olsun.


22.05.2012 IP: 44.87.**.***

ARİF .. ***

Sevgili dostlar; Hoca Efendi, sohbetinde orada bulunanlara sormuştu. "Yüce Allah insanlara iki tane hediye vermiştir" onlar nedir diye. Herkes akıl v.b. derken. Efendimiz "Bir tanesi gözümün nuru namaz ötekisi ölüm" demişti. Sonra devam ile "İnsanlar namaz kılabiliyorlar ama ölüm olunca ne kadar sıkıntı çekseler başalarını öne eğip beklemiyorlar" demişti. Birbirinize sağlıklı olmak için dua edin demişti. Son olarak "Pazarda her şey bulunur ne bulunmaz?" diye sormuştu. Cevap olarak ta "Altın" demişti. "Onun için kuyumcuya gidip almanız lazım" demişlerdi. Bu arada Allah sizden razı olsun çok güzel bir site yapmışsınız. İnşAllah elbirliği ile daha da güzelleştiririz Selam ve Saygı ile


28.03.2012 IP: 21.54.**.***

Rabia .. ***

Ankara'ya ailece çok küçükken gitmiştim. İlk defa o zaman görmüştüm dedeyi. Yalnız küçük olduğum için pek anlamıyordum, neden ordaydık, niçin bir sürü insan gelip gidiyor? Farkında değildim. Annemin yanında oturuyordum. Kardeşim vardı. 2 yaşlarındaydı ve çok ağlıyordu. Annem susturmaya çalışıyor fakat kardeşim bahattin susmuyor, daha çok ağlıyordu. Sonra dede devam ettiği sohbeti yarıda kesti, anneme yöneldi. "Neden ağlıyor çocuk" diye sordu. Annemde, bilmiyorum diyerek kafasını eğdi. Dede "çocuğa limon verin" dedi. "Limon içsin hep dedi" sonra kardeşime bir tane bebek verdi. Bebek çok farklı kokuyordu. Ankaradan istanbula dönene kadar geçen zamanda hep ağladı kardeşim. Sonra limon suyunu içirdiler ve kardeşim bir anda sustu. Ağlaması kesildi. Kardeşimin rahatsızlığı var. Yüzü şişiyor. İlaçlar pek işe yaramıyor. Sadece "yediklerine dikkat etmesi gerekir" dedi doktor. Yalnız yediği ağır yemeklerden sonra limonu içince kendine geliyor, şişen yüzü iniyor. Ayrıca nerdeyse 10 yıl geçti, oyuncak bebeğin kokusu hiç değişmedi. Annem defalarca yıkadı kirlendiğinde ama kokusu hiç değişmedi. Bebeği şimdi saklıyoruz. Limonun ehemmiyetini kimse çözmüş değil ama dedemizin söylediği ilaç(limon)kardeşime çok iyi geliyor..Hatırladığım bu kadar, aklımda sadece bu hatıram vardı. Sevgilerimle Rabia


27.03.2012 IP: 78.186**.***

Ayça Y.. ***

HATIRLADIKLARIM uzun yıllar oldu merdivenleri çıkarken gelmişti heyecanı yumuşak havası içeri girince sanki başka bir dünyaya girmiştim yanımda iki kişi daha vardı dedemin önünde oturduk bize bir soru sordu ben o iki kişiyi tanıyıp tanımadığımı bile hatırlayamıyorum şimdi üçümüz de alakasız cevaplar verdik birbirimize baktık ne oluyor, bu soruya bu cevap mı verilir diye ben, ?seni kim yolladı? diye duydum, diğeri? sen kimlerdensin? diye diğeri de ?sen kimsin? diye duymuş şaşkınlığımız görünce dedem dedi ki, ?söz sadece çıktığı ağızın değil aynı zamanda girdiği kulağındır, herkes kendi ilminde duyar? ilk defa o an gözlerine bakma cesareti geldi bana, kafamı kaldırdım, inanılmaz derin bir boşlukta kayboldum. bir de elleri, ellerinde de o boşluğu yaşadım her seferinde zaten öptürmezdi ellerini de hani insan içinden ah dedem bir kere tutayım o elleri diye geçirir ya, sanki var da yok gibi, yok da var gibi... daha tanışmazdan evvel başlamıştım ?irfan okulunda oku?yu okumaya bir seferinde ? suyun hafızası vardır, çalışırken yanında su bulundur? demişti ondan sonra çalışma masamdan su asla eksik olmadı. tıp fakültesinde okuyordum, göğüs-enfeksiyon-kardiyoloji diye üçlü bir stajım vardı. kardiyoloji çok zordu, bir türlü öğrenemiyordum suyun hafızasını öğrendikten sonra masamda dedemin kitabı, bir bardak su oldu, konuları kitabın arkasındaki resmine yüksek sesle anlattım, sınav zamanı geldiğinde o suyu içtim ve kitaptan sayfa açtım ki dedem bana der diye şimdi o sayfayı bulamıyorum zaten internetten burayı buluşumda deli gibi kitabı aramamdan oldu kayboldu kitabım kız kardeşimin kitabı da kayboldu tuhaftır ama sonunda burayı buldum kitabı açtığımda şu satır çıktı karşıma ?kalp et parçası, gönül ise solda değil, az daha sağda ortaya yakın?... belki ben öyle okudum bilemiyorum ama o sınavdan 100 aldım sizler kimsiniz kimlersiniz bilemiyorum gönlümdesiniz muhtemeldir ki hatırlama zamanım geldi ola ki gelirse başka hatıralar onları da yazacağım. sevgiyle ayça


17.02.2012 IP: 88.212**.***